Gidenin boşluğunda bir öç alma duygusunun hızla boy attığını görüyordu. Hayır tutulmamıştı. Öç almak istiyordu sadece. Bunun acısını fitil fitil getirecekti burnundan. Eminenin yüzü. Eminenin aydınlığı. Eminenin elleri. /.../ Uyuyordu, derin birMoreGidenin boşluğunda bir öç alma duygusunun hızla boy attığını görüyordu.
Hayır tutulmamıştı. Öç almak istiyordu sadece. Bunun acısını fitil fitil getirecekti burnundan. Eminenin yüzü. Eminenin aydınlığı. Eminenin elleri. /.../ Uyuyordu, derin bir uykuya dalıyordu, uykunun denizine ya da toprağına. Denizse denizanaları, topraksa solucanlarla vıcık vıcıktı ve yapışkan. Erinç bir türlü oturmuyordu yuvasına, tekir kedi ya da Kayışdağdan esen rüzgAr gibi yalanıyor, pireleniyordu az ötede. Recep, Eminenin ölüsüne takılıyordu uykunun en derin yerinde, tıpkı yüzen bir yosunun ağlarına takılır gibi. Dip sularında ölüyle birlikte sallanıyorlardı. Ölü, bir yakamozun fırıldağında çeviriyordu gözlerini, biri küçüldükçe öbürü büyüyordu.
Mordu denizin altı ya da toprağın içi, yapışkan ve vıcık vıcık. Bütün ölülerin sessizliğiydi bu.